Çocukken annemiz bizden izinsiz bir oyuncağımızı ya da herhangi bir eşyamızı birine verdiğinde ne kadar çok sinirlenirdik öyle değil mi?
Onların önemsiz ya da eski gördüğü o eşyanın bizdeki yeri çok ayrı oluyordu ve bunu bilemiyorlardı.
Bir açıdan böyle iken, diğer yandan çocuk hâlimizle aslında kimliğimizi ve var oluşumuzu göstermek isterdik, çünkü o hareket bir yerde bireyi yok saymaya giriyordu, e bu da hâliyle bizim sinirimizi zıplatıyordu.
Şimdi hepimiz koca koca insanlarız ve hâlâ birileri bize sormadan, bize ait olan alanları kafasına estiği gibi kısıtlayabiliyor ya da kapatabiliyor. Evet tahmin ettiğiniz gibi son günlerde hepimizin gündemine bomba gibi düşen instagramın Türkiye’de ansızın kısıtlanması olayından bahsediyorum.
Olay başlangıçta bizi çok da ilgilendirmeyen insan ve konuların gündemleriyle alakalı ilişkilendirilse de, aslında olayın özü; bir gün aniden, kendimizi özgür sandığımız alanların elimizden ansızın alınabileceğinin acı gerçeğini gösteriyor.
En ana nokta bu ve tabii ki konunun başka dalları da var; sosyal medya üzerinden geçimini sağlayan onlarca insan!
Instagram’ın açılmasının henüz kesinleşemediği bu süreçlerde, yaptıkları el emeği ürünlerini bu siteden satarak geçimini sağlamaya çalışan küçük işletmeler, çoktan bu platforma veda etmeye başladı, boynu bükük ve çaresiz bir şekilde…
Bunların yanı sıra instagramın Türkiye'de kapalı kalması halinde olumsuz etkilenecek sektörlerin içinde; Reklam verenler/alanlar, grafik tasarımcılar, sanatçılar, digital haber kuruluşları, büyük markalar, kamu kurumları, turizm sektörü, sanat ve kültür, eğitim ve bilgilendirme, sporcular ve fitness eğitmenleri, yardım kuruluşları ve kampanyaları da bulunuyor.
Bir çok insanın ekmeğinden olması, birilerinin bizim özgürlüğümüz adına bu kadar kolay söz sahibi olabiliyor olması ve ayrıca günlerdir seslenen halka bu kadar sağır olunması, her şey ve hepsi gerçekten çok tuhaf…
Her sene bir haksızlık için sesleniyoruz birilerine.
Çocuk için, kadın için, hayvan için, doğa için!
Hatta en son hayvanlar adına yazın bir kap su, kışın ise kaputa vurmadan arabayı çalıştırma evrelerindeydik, ne ara hayvanları öldürmeyin evresine geldik bilmiyorum!
Biz instagram derdine “düşürülmüşken”, arka planda bu konuda neler oluyor diye düşünmeden de edemiyorum açıkçası…
Kontrol edilemez bir kötücül tuhaflık söz konusu, adına ne derseniz deyin onu bilemem ama hissettirdiği bu kötü duygu ve eli kolu bağlı hissettirme çaresizliği insanı gerçekten günden güne tüketiyor.
Son olarak; ülkemizde keyfi bir şekilde yasaklanan instagrama girebilmek için vpn denilen bir uygulamayı kullanmaya başladık hepimiz.
Uygulamaya başka ülkelerden giriş yapmaya çalışıyoruz ama şimdi de bu yüzden hesap çalınmaları ve vpn açıkken banka hesaplarınıza giriş yapılmasıyla dolandırma durumları başladı.
Artık hangi olaya ve kötülüğe pes diyeceğimi şaşırdım, bir dur, bir durul artık insanoğlu…